İçeriğe geç

Engelli birine geçmiş olsun denir mi ?

Engelli Birine “Geçmiş Olsun” Denir Mi? Etik, Epistemoloji ve Ontolojik Bir İnceleme

Giriş: İnsanlık, Dil ve Duygular Üzerine Derin Bir Soru

Bazen dil, insanlık durumunun en önemli aynası olur. İyi niyetle söylenen her kelime, bir anlam taşısa da, aynı zamanda bazen başka anlamlar da yaratabilir. Engelli birine “geçmiş olsun” demek, bir bakıma, yaşamın zorlukları karşısında karşılıklı empatiyi ifade eden bir davranış olabilir. Ancak, bu basit gibi görünen sözün altında ne gibi felsefi sorular yatmaktadır? Engelli birine bu ifadeyi kullanmak, onun durumunu anlayıp anlamadığımızı, onun yaşamını nasıl algıladığımızı ve hatta ona ne kadar değer verdiğimizi yansıtıyor olabilir mi?

Bu yazıda, engelli birine “geçmiş olsun” denmesinin etik, epistemolojik ve ontolojik anlamlarını inceleyeceğiz. Engelli bir bireye yönelik ifadeler, ne kadar masumane görünseler de, bazen düşündürmesi gereken derin felsefi soruları ortaya çıkarır. Hep birlikte, bu soruları anlamaya çalışacağız.

Etik: “Geçmiş Olsun”un Ahlaki Yükü

Etik, doğru ve yanlış arasındaki ayrımı inceleyen felsefe dalıdır. Birine “geçmiş olsun” demek, toplumsal bir norm olarak iyilik dilemekle ilgilidir. Ancak, bu iyilik dileği engelli birine yönlendirildiğinde, gerçekten anlamlı ve yerinde bir şey söylüyor muyuz? İnsan, başkalarına yardım etmek için çeşitli yollar arar; bazen bunlar, sözler, jestler ya da günlük davranışlar olabilir. Ancak engelli birine “geçmiş olsun” demek, onun bir “hasta” olarak algılanmasına, varoluşunu bir eksiklik ya da kayıp olarak görmemize neden olabilir mi?

Aristoteles, erdemli bir yaşamın, toplumun iyiliğine hizmet etmekle anlam bulduğunu savunur. Bu perspektiften bakıldığında, bir engelliye “geçmiş olsun” demek, ona bir “hastalık” ya da “eksiklik” üzerinden empati gösterdiğimizi ima edebilir. Ancak, bu yaklaşım, engelli bireylerin kimliklerini ve toplumsal rollerini tek boyutlu bir şekilde sınırlamış olur. Çünkü engelli bireyler, hastalıkları ya da engelleriyle tanımlanamazlar. Onların zorlukları, her zaman bir olgu olsa da, bu onların tam anlamıyla kim olduklarını veya yaşamlarını tanımlayan tek unsur değildir.

Bugün, engellilik üzerine yapılan etik tartışmalarda “engellilik” kavramı, yalnızca bir bireysel eksiklikten ziyade, toplumun ve çevrenin engelleyici faktörlerinin birleşimi olarak görülmektedir. Bu bakış açısına göre, engelli birine “geçmiş olsun” demek, ona duyduğumuz empatiyi bir eksiklik üzerinden göstermek anlamına gelebilir. Bu da, engellilik ile ilgili daha derin ve olumlu bir perspektife sahip olmayı zorlaştırabilir.

Epistemoloji: Engellilik ve Bilgi

Epistemoloji, bilginin doğası, sınırları ve nasıl edinildiğiyle ilgilenir. “Geçmiş olsun” demek, bilginin aktarıldığı bir durumu ifade eder. Buradaki bilgi, bireyin durumuna dair sahip olduğumuz bilgiye dayanır. Ancak, engelliliğe dair sahip olduğumuz bilgi, toplumun genel görüşlerine, önyargılarına ve eksik algılarına dayanıyor olabilir. Yani, engelli birine “geçmiş olsun” demek, onun engelinin bize ne kadar yabancı ve tanıdık olduğuna dair bir gösterge olabilir.

Felsefi epistemoloji, bilginin nasıl inşa edildiği ve hangi koşullarda doğru kabul edildiği üzerine düşündürür. Foucault, bilgi gücü ile ilişkilendirerek, bilgi edinmenin toplumsal yapılar ve normlarla nasıl şekillendiğini inceler. Engelli birine “geçmiş olsun” demek, belki de toplumun engelliliğe dair bilgiye dayalı bir yargıdır. Ancak bu bilgi genellikle, engelliliği bir eksiklik ya da hastalık olarak tanımlar. Günümüzde, engellilik üzerine yapılan akademik çalışmalar, bu tür bilgi yapılarını sorgulamakta ve engelliliği bireysel bir eksiklikten ziyade, toplumsal bir olgu olarak ele almaktadır. Bu epistemolojik perspektif, engelli birine yönelik dileklerin daha kapsayıcı ve doğrultulu olmasına olanak tanır.

Eğer engellilik üzerine sahip olduğumuz bilgi, toplumun bakış açılarına sıkışmışsa, doğru bir şekilde empati kurmamız zorlaşır. Bazen, engelliliği bir “acı” ya da “kayıp” olarak görmek, yanlış bir epistemolojik çerçeveden doğar. Engelli birine geçmiş olsun demek, bu eksik bilgiye dayalı bir ifade olabilir. Oysa engelli bireylerin dünyasını anlamak, toplumsal yapıların ve kültürlerin daha kapsayıcı bir şekilde ele alınmasıyla mümkündür.

Ontoloji: Engellilik ve Varoluş

Ontoloji, varlık felsefesiyle ilgilenir ve bir şeyin ne olduğunu, nasıl var olduğunu sorgular. Engellilik, bireyin ontolojik varlığını nasıl şekillendirir? “Geçmiş olsun” demek, bir varlık olarak engelli bireylerin durumuna dair nasıl bir ontolojik bakış açısını yansıtır?

Ontolojik bir bakış açısına göre, engelli bir insan, engelinin ötesinde bir varlıktır. Engellilik, bir varlık olarak kişinin kimliğini tanımlamak için tek başına yeterli bir kavram değildir. Ancak, toplumsal olarak engellilik bir eksiklik olarak görülürse, bu, kişinin varoluşunu sınırlayan bir bakış açısı oluşturur. Heidegger’in varlık üzerine düşündüğü gibi, varlık her zaman “dünya ile ilişkili”dir. Engelli bireyler, toplum ve çevreyle kurdukları ilişkiler aracılığıyla kendilerini ifade ederler. Engelli birine “geçmiş olsun” demek, onun toplumsal varoluşunu bir şekilde sınırlayan bir bakış açısı yaratabilir.

Sosyal model, engelli bireylerin sadece fiziksel ya da zihinsel engelleriyle değil, aynı zamanda toplumun onlara biçtiği rollerle de tanımlandığını savunur. Toplum engelli bireyleri dışlar veya onları eksik olarak görürse, bu, onların ontolojik varlıklarını etkiler. Bu bağlamda, engelli birine “geçmiş olsun” demek, onu bir eksiklik olarak tanımlamanın ötesinde bir anlam taşır.

Sonuç: Dil ve Engellilik Üzerine Derin Bir Sorgulama

Engelli birine “geçmiş olsun” demek, sadece kelimelerle değil, aynı zamanda toplumsal anlamlar ve algılarla şekillenen bir davranış olabilir. Etik, epistemolojik ve ontolojik açıdan baktığımızda, bu basit ifadeyi kullanırken karşımıza derin sorular çıkar: Engelli bireylere yönelik empati ve yardım, toplumsal anlayışımızın ne kadar derin olduğunu yansıtıyor? Dil, bizlere insanlık durumunu nasıl gösteriyor? Ve engelli bir bireyin varoluşu, toplumsal yapıların ve kültürlerin nasıl şekillendirdiğiyle nasıl etkileşimde bulunuyor?

Belki de “geçmiş olsun” demek yerine, daha kapsayıcı bir dil kullanmak, engelliliği yalnızca bir eksiklik olarak görmektense, bir insanın tam anlamıyla toplumsal bir varlık olarak kabul edilmesini sağlamalıdır. Engelli birinin dünyasını anlamaya çalışırken, dilin gücünü ve sınırlılıklarını fark etmek, aynı zamanda insan olmanın ne demek olduğunu sorgulamamıza olanak verir.

Bu yazı, hem dilin hem de toplumsal yapılarının nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı olmayı amaçlıyor. Engelli birine “geçmiş olsun” demek, bazen iyi niyetli olabilir, ancak bazen de eksik ve sınırlı bir bakış açısını yansıtabilir. Gerçek empati, yalnızca kelimelerle değil, düşünce ve eylemlerle de şekillenir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler
Sitemap
elexbet yeni giriş adresibetexper.xyz